Bir Temmuz gününde Mustafa ve Muhtar Tevfik Belen Kahvesinde oturur çay içerler. O sırada bekçi gelir. Muhtar Tevfik bekçiyi yanına çağırır.
‘’Bunlar seçim sonuçları bekçi efendi. Bu sonuçları ilçeye götürmelisin.’’
Bekçi ‘’Peki muhtar efendi, görüşmek üzere. Ben bunları ilçeye ulaştırayım.’’ Der ve kahveden çıkar gider.
Muhtar Tevfik gülümseyerek ‘’Var mısın bir oyuna Mustafa?’’
Mustafa ’’Gel alayım senin hesabını muhtar.’’ Der ve gülümser.
Sonra masaya oturup dama oynamaya başlarlar. Sonra ormancı Sarı Mehmet komşu çiftlikte çıkan yangının evraklarıyla birlikte kahveye girer. Sarhoştur ve girer girmez evrakları masanın üzerine atar.
Ormancı ‘’Bekçi nerede? Bu yangın evrakları. İlçeye götürülmesi gerek.’’
Muhtar ‘’Daha erken gelseydin. Bekçi seçim evraklarını teslim etmek için yola çıktı’’
Ormancı ‘’Bekçi sadece senin işlerini mi yapacak? Bekçi aşağı bekçi yukarı. Yeter artık.’’
Muhtar ‘’ Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et. Şu oyunu bitirelim.’’
Ormancı Mehmet masaya yumruk atar ve tüm taşlar dağılır. Mustafa bunun üzerine çok sinirlenir.
Mustafa ‘’Ne yaptın sen!!!’’ der ve çok sinirli bir şekilde Ormancı’ya tokat atar.
Ormancı bunun üzerine cebinden kamasını çıkarır ve Mustafa’yı kolundan yaralar. Sonra da kaçmaya başlar. Mustafa acısını unutup Ormancının peşinden koşar ve cebinden silahını çıkarıp Ormancıyı durdurmak için yere ateş eder.
Muhtar ikinci defa ateş etmemesi için Mustafa’nın silahının öbür ucunu tutar.
Muhtar ‘’ Bırak Mustafa boş ver ateş etme.’’
Mustafa ‘’Muhtar bırak beni hak ettiğini alsın.’’
Bu arada silah yanlışlıkla patlar ve Muhtar vurulur. Bunu gören ormancı hemen kaçar.
Mustafa ağlayarak ‘’Kardeşim Tevfik kendine gel. Bırakma bizi. Tevfik.’’ Sonra ‘’Çabuk yardım edin hastaneye götürmemiz lazım yardım edin.’’
Köylü yardımıyla Muhtarı yola kadar taşırlar. Oradan geçen bir arabayı durdururlar.
Mustafa ‘’Kardeş yardım et hastaneye gitmemiz lazım.
Şoför ‘’Tamam kardeş arka tarafa yatıralım.’’
Muhtarı arabanın arkasına yatırırlar.
Mustafa ‘’ Dayan kardeşim dayan.’’
Muhtar zor konuşarak ‘’Kardeşim, Mustafa… Ben ölüyorum. Çocuklarım ve eşim sana emanet, hakkını helal et.’’
Mustafa ’’Hayır kardeşim ölmeyeceksin, dayan. Bırakma beni, dayan.’’
Şoför ‘’Haydi, geldik. Hastaneye taşıyalım.’’
Muhtarı hastaneye taşırlar. Doktor umutsuz bir şekilde ‘’O nu kaybettik, yaşama şansı düşük. Senin yaranı saralım. O ölmüş.’’
Bu laftan sonra Mustafa yıkılır. Ağlamaya başlar.
Bu olaydan sonra Mustafa teslim olur. Hapse atılmadan önce Muhtarın eşiyle görüşür.
Muhtarın Eşi ‘’Üzülme Mustafa. Sen onu çok severdin. Senin suçun olmadığını biliyorum üzülme.’’
Mustafa ‘’Beni affedin.’’ Der.
SONRA ORMANCI TÜRKÜSÜ ÇALMAYA BAŞLAR.